Amerika Birleşik Devletleri Merkez Bankası (Federal Reserve) yakın zamanda önemli bir politika değişikliği duyurdu ve artık "itibar riski" (reputational risk) değerlendirme kriteri olarak bankaların denetiminde dikkate almayacak. Bu karar, finans sektörünün bu ölçütün öznel olduğu konusundaki uzun süredir devam eden eleştirilerine yanıt vermenin yanı sıra, diğer önemli finansal düzenleyici kurumların uygulamalarıyla da tutarlıdır.
Merkez Bankası daha önce itibar riskini, olumsuz kamuoyunun bankacılık faaliyetlerini olumsuz etkileyebileceği veya dava açılmasına yol açabilecek potansiyel bir risk olarak tanımladı. Ancak, bu tür risk değerlendirmeleri genellikle öznel yargıları içerdiğinden, bazı yasal ancak denetçiler tarafından tanınmayan iş faaliyetleri sorgulanmaktadır. Bu nedenle, Merkez Bankası odak noktasını daha nesnel ve ölçülebilir mali risk göstergelerine kaydırmaya karar verdi.
Dikkat çekici olan, bu politika değişikliğinin ABD finansal düzenleme ortamının "uygulanabilirlik" ve "nesnellik" konularına artan önemini yansıttığıdır. ABD Para Denetleme Ofisi (OCC) ve Federal Mevduat Sigorta Kurumu (FDIC) gibi diğer banka düzenleyici kurumlar da son zamanlarda benzer önlemler alarak itibar riskini banka incelemesinin bir dayanağı olarak görmeyi bıraktılar.
Resmi düzenleme artık itibar riskini değerlendirme kriterleri arasına almasa da, Fed bankaların itibar riskini kendi başlarına değerlendirme ve yönetme sorumluluğuna sahip olduğunu vurgulamaktadır. Bu, finansal kurumların risk kontrolü konusundaki sorumluluklarının azalmadığı, aksine daha proaktif bir şekilde kendilerini yönetmeleri ve risk değerlendirmesi yapmaları gerektiği anlamına gelmektedir.
Bu düzenleyici çerçevenin ayarlamaları, şüphesiz ki ABD bankacılık sektöründe derin bir etki yaratacaktır. Bir yandan, bu bankalara daha büyük bir işletme esnekliği sağlayabilir; diğer yandan, bankaların kendi kendini yönetme yetenekleri için daha yüksek talepler ortaya koymaktadır. Düzenleyici odak değiştikçe, bankaların yeni düzenleyici ortamda yenilik ile risk kontrolü arasında nasıl bir denge kuracakları sektördeki ilgi odağı olacaktır.
View Original
This page may contain third-party content, which is provided for information purposes only (not representations/warranties) and should not be considered as an endorsement of its views by Gate, nor as financial or professional advice. See Disclaimer for details.
20 Likes
Reward
20
5
Share
Comment
0/400
BanklessAtHeart
· 06-26 15:52
Regülasyon yapısı gevşiyor mu? bullish!
View OriginalReply0
GmGmNoGn
· 06-26 04:18
Bankalar büyük işler yapmaya hazırlanıyor.
View OriginalReply0
Ramen_Until_Rich
· 06-24 07:53
Regülasyonların gevşemesi boğa koşusu mu?
View OriginalReply0
BearWhisperGod
· 06-24 07:53
Politika gevşetmektense zihni açmak daha iyidir
View OriginalReply0
BrokenDAO
· 06-24 07:47
Sorumluluğu devretme oyunu oldukça iyi oynanıyor, gerçek şu ki risk kontrolünü bankaya devrediyorlar.
Amerika Birleşik Devletleri Merkez Bankası (Federal Reserve) yakın zamanda önemli bir politika değişikliği duyurdu ve artık "itibar riski" (reputational risk) değerlendirme kriteri olarak bankaların denetiminde dikkate almayacak. Bu karar, finans sektörünün bu ölçütün öznel olduğu konusundaki uzun süredir devam eden eleştirilerine yanıt vermenin yanı sıra, diğer önemli finansal düzenleyici kurumların uygulamalarıyla da tutarlıdır.
Merkez Bankası daha önce itibar riskini, olumsuz kamuoyunun bankacılık faaliyetlerini olumsuz etkileyebileceği veya dava açılmasına yol açabilecek potansiyel bir risk olarak tanımladı. Ancak, bu tür risk değerlendirmeleri genellikle öznel yargıları içerdiğinden, bazı yasal ancak denetçiler tarafından tanınmayan iş faaliyetleri sorgulanmaktadır. Bu nedenle, Merkez Bankası odak noktasını daha nesnel ve ölçülebilir mali risk göstergelerine kaydırmaya karar verdi.
Dikkat çekici olan, bu politika değişikliğinin ABD finansal düzenleme ortamının "uygulanabilirlik" ve "nesnellik" konularına artan önemini yansıttığıdır. ABD Para Denetleme Ofisi (OCC) ve Federal Mevduat Sigorta Kurumu (FDIC) gibi diğer banka düzenleyici kurumlar da son zamanlarda benzer önlemler alarak itibar riskini banka incelemesinin bir dayanağı olarak görmeyi bıraktılar.
Resmi düzenleme artık itibar riskini değerlendirme kriterleri arasına almasa da, Fed bankaların itibar riskini kendi başlarına değerlendirme ve yönetme sorumluluğuna sahip olduğunu vurgulamaktadır. Bu, finansal kurumların risk kontrolü konusundaki sorumluluklarının azalmadığı, aksine daha proaktif bir şekilde kendilerini yönetmeleri ve risk değerlendirmesi yapmaları gerektiği anlamına gelmektedir.
Bu düzenleyici çerçevenin ayarlamaları, şüphesiz ki ABD bankacılık sektöründe derin bir etki yaratacaktır. Bir yandan, bu bankalara daha büyük bir işletme esnekliği sağlayabilir; diğer yandan, bankaların kendi kendini yönetme yetenekleri için daha yüksek talepler ortaya koymaktadır. Düzenleyici odak değiştikçe, bankaların yeni düzenleyici ortamda yenilik ile risk kontrolü arasında nasıl bir denge kuracakları sektördeki ilgi odağı olacaktır.